Futbol maçı izleyenlerin, cümlemi düzeltiyorum özellikle
derbi maçlar için anlatacaklarım var. Şimdi kalan cümleme devam edebilirim. Bu
maçları izlemek de ayrı bir meziyet. Belli kısmı evde tek başına izleme
tarafında olsalar da, pastanın büyük dilimlerini oluşturanlar, bir ortamda
(cafe ya da kıraathane vb) derbi maçların tadını doruklarda yaşarlar.
Ancak asıl olan kesim ise, bizzat canlı canlı stadyumda
izlemenin keyfini bulmak çok zor. Ne var ki en ızdıraplı ve insanın kendini tükettiği
anlarda stadyumda hayat bulur.
Derbiler, bu üçlü keşmekeşin arasında sıkışıp kalmıştır.
Bunun en önemli sorusu derbinin kiminle oynandığı pek ala! Şüphesiz,
ele alacağımız ve ilk akla gelen, Galatasaray-Fenerbahçe derbisi olacak. Bu noktada
araya girip, derbi kelimesine açıklık getirmek gerek. Derbi, en yalın haliyle,
büyük karşılaşma, büyük maç anlamındadır.
Bu ulvi cümlenin alt zeminini doldurmak ülkemiz futbolu
adına zor!
Pazar günü (22.10.2017) oynanan Galatasaray-Fenerbahçe
derbisi, futbol tartışmasından daha çok, maçta oluşan polemiği, hakem kararları
ve teknik adamları tartışmaktan hiçbir zaman öteye gidemiyoruz. Bir kez olsun,
belki de bundan 20-25 yıl önce olmuştur.
Bir duvar pasının muhteşemliğini, düşen futbolcunun
yardımsever efendiliğini veya futbol maçında olabilecek klas hareketleri
konuşmak nerede kaldı? Epey uzakta.
Yüzdelerle, istatistiklerle konuşmanın veyahut bu hususta
abartmanın, futbolun naif dilinin için de pek de sabit ve çok sağlam bir yere
sahip olduğunu da kabul etmek zorundayız. Lakin, bu istatistik çalışmaları
ülkemizde işleyemiyor.
Hangi kanalı gezerseniz gezin, hangi ulaşım aracına
binerseniz binin, ya da iş yerinizdeki konuşmalar aslında futbolun “derbilerle”
imtihanı, naçizane ülkemizde yine sınıfta kaldı.
Ligde oynanan Anadolu takımları maçlarının 3-3 biten en
sade versiyonuyla 1-0 sona eren maçta dahi kıran kırana bir 90 dakikanın
bitmemesine talipsen, derbilerle hocam maçı bitir artık dediğimizi çok iyi
biliyoruz.
Bir El-Classico, Premier Lig de oynanan derbiler “büyük
buluşmalardan” söz edecek olursak, işte o noktada istatistikten ki tartışmak
mümkün ve son derece keyifli. Zira, bazen de olsa böyle hesaplamalar yaptığımız
olmuştur. Mesela en son oynanan derbi karşısında o yüzde yüzlük golü kaçırmasa,
acaba maçın seyri nasıl olurdu? sorusu aklımızı kemirmiyor mu! Asıl istenen de o pozisyonlar, şu kaçan goller ve tadı
damağımızda kalan derbiler şeklinde hayıflanmak…