Hemen günümüze dönelim. Anadolu Efes ile iki yıllık beraberlik bu yıl sona erse de, yeni yeteneklerin doğuşunu canlı canlı izletme fırsatlarını sunacaktı. Keza ayrılışı da bir o kadar sessiz ve derinden!
Gelelim asıl meselemize bir dönemin ardından söz ettiren Olympiakos'una. Çünkü o dönemlerde oynayan öyle biri vardı ki NBA'den Avrupa basketboluna ve hatta TOFAŞ'a kadar uzanan bir basketbol adamı.
Pek aşina değil gibisiniz. Biraz geriye gitmekte yarar var. Basketbola hep biraz geriden bakarak ilerlemek güne ışık tutacaktır. David Rivers; basketbol adamı sözüne yakıştırılıp, bırakılacak bir yıldız değil! Basketbol parkelerinin dünya standartlarının dışına taşan David Rivers basketbol kariyerine başlarken bir yandan da dünyanın sayılı üniversitelerinden Notre Dame'de eğitimine serüveni başlayacaktı.
Bu yılların takibinde geçirdiği trafik kazası hayatına mal mı olacaktı derken, hayret verici bir şekilde sahalara geri döndü.
Bu dönüşüyle fırtınalar estirecek, kuşku uyandıran performans sergileyecekti. Sıradan bir sakatlıkta dahi 3-4 hafta sahalardan uzak kalabiliyorken insanüstü çabasıyla ayakta alkışlanmayı hak ediyordu. Zira 87 sezonunda All-American'a seçildi. Aldırış etmeden kariyer planlamasını bir bir gerçekleştiriyordu.
Üniversite tarihine damga vuran, asist, top çalma ve skorlarıyla bir guard oyuncudan istenebilecek tüm performansı sahneliyordu. Kaza sonrası (1988) LA Lakers tarafından biraz geriden gelerek 25. sıradan draft edilmişti. Zira o yıllarda Kareem Abdul Jabbar, Pat Riley, James Worthy isimlerin var oluşu diğer yıldızların parlamasının önüne geçti.
Yeterli süreleri alamayınca kardeş takım Clippers'a transfer olacaktı. Aynı sorunlar baş gösterince Avrupa macerasının startını verdi. Açılışını Fransa Ligi ile yapan Rivers burada Antibes takımı ile şampiyonluğu (1995) tadar.
Bir dönemin efsane Yunanistan basketbolu şaşalı dönemlerini yaşarken Rivers'ta hasbelkader Olympiakos ile el sıkışır.
Burada onu fark edecek koçu ile tanışacaktı aynı zamanda. Ivkovic ile uyuşan kanları Euroleague şampiyonlukları ile perçinleyecekti. Sadece kendini değil Ivkovic içinde parlayan dönem geçişiydi. David Rivers kısa bir İtalya turundan sonra soluğu Türkiye Basketbol tarihinin canlı tutulmasını başaran TOFAŞ'a transfer olur.
Bocaladığı takımından belki de çoğu kişinin Tofaş taraftarı olmasını sağlamıştır. 1998-2000 Türk Basketbol tarihine parantez açan koca adam bir ilke imza atmadan ayrılmayacaktı. İlk triple-double'nı yaparak taraftara şapkasını çıkartmıştır.
Bir dönemden, Türk basketbol tarihinden geçen David Rivers yıllar boyunca tek yaptığı, çalışmak ve basketbol oynamaktı. Ne yaşarsa yaşasın! Hiç şikayet etmeden!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.