Her şey, merakla başladı. Kristof Kolomb memleketine ulaşma çabaları ile çıktığı yolda hiçbir şeyden habersizce yeni kara parçasına adımını atmıştı. Tahmin edin ki gördüğü kişileri Hint olduğunu zannederek bir telaş sarmıştı.
Son derece yanılıyordu. Bu keşfi sayesinde cennetten bir yer olduğunu düşündüğü Virgin Adalarını da keşfetmişti. Hindistan'a varma sevdası onu Amerika'nın dünyanın "1" numaralı ülkesini keşfetmesine kadar götürecekti.
O naçizane Hindistan sevgisi onu sarsa da... İşlerin yönü değişti. Bu topraklar diğer ülkelerin kan döktüğü, kara parçasına dönüşüverdi. Bu yarıştan Virgin Adaları da nasibini alacaktı. Ancak doğa ana bu gözü dönmüşlüğe cevabını gecikmesiz verecekti. Büyük yıkımlara sebebiyet veren Hugo Kasırgasıyla...
Hugo'dan dolayı kendi içinde büyüttüklerini görmeksizin. Tim Duncan fırtınası...
Tim Duncan bir ada da büyüyen insanın en doğal sporu yüzme ile hayata bağlandı. Bundan Seul Olimpiyatlarında yarışan ablasının bir hayli büyük payı var elbet. Virgin Adalarının gelmiş geçmiş en yüksek rekorlarını kırarken, Hugo onları hiç rahat bırakmayacaktı. Antrenmanlarını yaptığı havuzu, annesinin kanser tedavisi gördüğü hastaneyi ve ailesinin ceplerindeki son kuruşa kadar emek verdikleri evlerini yıkıyordu.
Yılmadan yenileniyordu fakat Hugo kasırgasının gücü öyle şiddetliydi ki yaralarını sarmadan yenisi ekleniyordu. Bu duruma daha fazla annesi dayanamadı. Ve Tim Duncan güçlü durmayı öğrendi. Hırslarının kurbanı olmadan!
Örnek aldığı ablası Tim'in moralini düzeltmek için bir hediyesi vardı. Basitti, sıradandı ve hayat değiştiren türdendi. 14 yaşında ve hayatı kabusu dönmüş bir çocuğa verilecek manidar ödül "basketbol topu". Eğer seni spordan alıkoymasına izin vermiyorsan, yeni yollar keşfet diyordu. Hem ablası hem de Hugo!
14 yaşına kadar basketboldan anlamayan Tim Duncan'ın yeni oyuncağı umudunun alamet-i farikasıydı. Artık vaktinin çoğunu basketbol oynayarak geçirmeye başlamıştı. Boyu hiç de kısa oyuncu olarak müsaade edecek gibi değildi.
NBA'deki bir grup çaylak, basketbolun yeni yetenekleri için Ada'ya yolları düşmüştü ve de onlara kafa tutan Duncan'a. Buradan NCAA uzanan parkelere yolculuk başlamıştı. Ama daha öncesinde annesine verdiği sözü tutarak üniversite okuyup psikoloji diploması alacaktı.
Kısa sürede double-double yaparak 21 yaşında San Antonio Spurs'a 1. turdan 1. sıradan draft edilmişti.
Sonrası mı malumunuz 40 yaşında emekliliğini açıklayan 5 NBA şampiyonluğu, 2 MVP ödülü, yılın çaylağı bu başarılar uzar gider. Daha da ayrıcalıklısını neredeyse 20 yıla yakın Spurs emektarlığı... Mimarlarından olduğu bu takıma dönüp bakabilirdi artık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.