Real Madrid'in kaptanı, efsanesi olduğu takımda geçirdiği 16 yılın ardından, bu yaz belki de kulübün modern zamanlardaki en büyük ikonu olarak ayrılacak. Santiago Bernabeu'den ayrılıyor olabilir ancak burada geçirdiği süre içerisinde elde ettiği başarı kulübün tarihine silinmez bir şekilde yazıldı. Oyunun en büyük karakterlerinden biri olan, ego ile dolup taşan ancak bunu fazlasıyla hak eden Ramos, Real Madrid dönemi sona erdirecek.
16 sezon boyunca Real Madrid forması giyen Ramos toplamda 671 maçta forma giyip 101 gol kaydederken, 22 kez kupa kaldırdı. Real Madrid tarihinde sadece 1950'lerde ve 60'larda oynayan Paco Gento daha fazla kupa sevinci yaşamıştı. Gento'nun kazandığı altı Avrupa kupası da, modern zamanlarda çok daha büyük bir rekabet ortamında dört Şampiyonlar Ligi zaferi yaşayan Ramos'un başarısıyla kıyaslanamaz.
Avrupa'nın en büyük kupası 1992'de Şampiyonlar Ligi adını aldığından bu yana üst üste iki defa kazanan hiçbir takım olmazken, Ramos'un formasını giydiği Real Madrid 2016-2018 arasında bunu üst üste üç defa tekrarlamıştı.
Ramos'un kaosu ve nevi şahsına münhasır savunma tarzı özlenecek. Bazıları onun mücadeleci doğasına en azından biraz ışık tutabilmek için kariyeri boyunca gördüğü 26 kırmızı karta işaret edecek. Kulüpteki ilk yıllarında sağ bek olan ve savunmanın merkezine geçmek için oldukça mücadele eden Ramos, buraya geçtikten sonra ise vazgeçilmez bir oyuncuya dönüştü.
İyi bir savunmacı ve daha iyi bir lider olan Ramos'un hikayesi gol yemeden tamamlanan maçlarla değil, Panenka penaltıları ve ceza sahasında yapılan hamlelerle anlatılacak. Evet Sergio Ramos'tan daha iyi birkaç defans oyuncusu olmuştu. Yeteneğine gelince Cristiano Ronaldo, Alfredo di Stefano ve Zidane onun üstündeydi.
Dünya Kupası, Avrupa Şampiyonası, Şampiyonlar Ligi, Süper Kupa, La Liga… Real Madrid formasıyla kazanılan kupalar, Ramos’un kulüp tarihine geçmesi için yeterliydi. Fakat onun ‘savunma’ meziyetlerinin dışında, öne çıkan bir özelliği daha vardı.
Futbolcu olarak sınıfı geçmesinin hemen ardından bayrak adamlığa soyunacak işlere imza atmaya başladı. Önceleri bunu 20’li yaşların getirdiği heyecan ve adrenalinle, tribünlerin hoşuna gidecek şekilde gerçekleştirdi. Barcelona maçlarında çıkardığı kavgalar bu listeye girebilirdi. O kavgalar bazen başına iş açsa da çoğu kez bir direniş sembolü olarak yansımasını sağladı. Ramos; tarihin en iyi takımlarından biri olan Barcelona karşısında ayakta kalan, teknik özellikleri ile dünyayı mest eden oyuncuların karşısında duvar gibi duran, sağlam bir stoperdi. Gerçekten de ‘durmaya’ devam etti.
Yabancı oyuncuların liglerdeki varlıkları ve sayıları, futbolun küreselleşmesiyle paralel büyüyen bir mevzu oldu. Avrupa çapında başarılı takımların iskeletlerinde yerli futbolcuların olması, hâlâ bu tartışmanın güçlü bir argümanı olarak gösteriliyor.
Futbolcu olarak sınıfı geçmesinin hemen ardından bayrak adamlığa soyunacak işlere imza atmaya başladı. Önceleri bunu 20’li yaşların getirdiği heyecan ve adrenalinle, tribünlerin hoşuna gidecek şekilde gerçekleştirdi. Barcelona maçlarında çıkardığı kavgalar bu listeye girebilirdi. O kavgalar bazen başına iş açsa da çoğu kez bir direniş sembolü olarak yansımasını sağladı. Ramos; tarihin en iyi takımlarından biri olan Barcelona karşısında ayakta kalan, teknik özellikleri ile dünyayı mest eden oyuncuların karşısında duvar gibi duran, sağlam bir stoperdi. Gerçekten de ‘durmaya’ devam etti.
Yabancı oyuncuların liglerdeki varlıkları ve sayıları, futbolun küreselleşmesiyle paralel büyüyen bir mevzu oldu. Avrupa çapında başarılı takımların iskeletlerinde yerli futbolcuların olması, hâlâ bu tartışmanın güçlü bir argümanı olarak gösteriliyor.
Kulüplere ruh katanların yerli oyuncular olduğu, somutlaşmayan bir gerçek gibi duruyor. Manchester United, Barcelona ve Milan gibi kulüpler, en iyi dönemlerini yerli oyuncularının ağırlıkta olduğu kadrolarla yaşadı. Hatta oynadığı futbolla devamlı takdir gören Arsenal’in kupa hasreti İngiliz oyunculara fazla şans vermemesine bağlanabilir. Durumun Real Madrid’de de farklı olması düşünülmezdi. Iker Casillas ve Sergio Ramos, Raul ve Guti gibi efsanelerin ardından Real Madrid’de bayrağı devralan isimlerdi.
Her sene takımın baştan aşağı yenilendiği Real Madrid’de Sergio Ramos’a dokunulmadı. O, yıldızlar topluluğu bir takımın en göz alıcı oyuncusu değildi belki ama en güçlü ve kıdemli figürü olmuştu.
Ancak 21. yüzyılın Real Madrid'inde Sergio Ramos'tan daha görkemli bir figür olmadı.
Ronaldo sadece Real Madrid'e değil aynı zamanda Manchester United'a da aitken, Ramos da Sevilla altyapısından yetişmesine rağmen bir sonraki durağı neresi olursa olsun sadece Real Madrid'e ait. Paris Saint Germain ise dedikoduların ayyuka çıkmış hali... Kibar ve en yalın hali ile Ramos'tan veda...
Her sene takımın baştan aşağı yenilendiği Real Madrid’de Sergio Ramos’a dokunulmadı. O, yıldızlar topluluğu bir takımın en göz alıcı oyuncusu değildi belki ama en güçlü ve kıdemli figürü olmuştu.
Ancak 21. yüzyılın Real Madrid'inde Sergio Ramos'tan daha görkemli bir figür olmadı.
Ronaldo sadece Real Madrid'e değil aynı zamanda Manchester United'a da aitken, Ramos da Sevilla altyapısından yetişmesine rağmen bir sonraki durağı neresi olursa olsun sadece Real Madrid'e ait. Paris Saint Germain ise dedikoduların ayyuka çıkmış hali... Kibar ve en yalın hali ile Ramos'tan veda...