Bazıları adını unutmuş olabilir mi? Çok genç olanlar
belki. İsteyen istediğini unutsun! Tek istediği daha çok kişiye ulaşmak olan
bir sporun, geride bıraktıkları asla unutulmaz. Bisiklet, çocukluğumuzun
vazgeçilmez “hediyesi.” Lakin farklı perspektiflerden bakmaya ne dersiniz?
Acaba, 27 Kasım 1979’da, Alain De Roo finiş çizgisini ilk
sırada geçerek Omloop van het Houtland’ı kazanmasaydı, sonuç yine kayda değer
mi olacaktı?
Şüphesiz bunu asla bilemeyeceğiz. Çünkü bu galibiyet
profesyonel pelotonu 20 yıldan beri domine eden güç, Belçika takımı
Flandria’nın hanesine yazılan son zaferdi.
Bu noktada bir es verilmeli… Flandria’nın kuruluşu
Belçikalı bir demir işçisi olan Louis Claeys’in Batı Flandria’da bulunan
Zedelgem’deki aile demirhanesinde 1890’ların sonlarına doğru ilk bisikletini
yapmasında yatar.
Louis’in dört çocuğu Alidor, Aimé, Remi ve Jerome Claeys
daha sonra bisiklet ve ilgili ürünler üretmek için Claeys Kardeşler Limitet
adlı şirketi kurar. Belçikalılar ülkeleri adına bu haberi alınca bu mutluluğu
sindirebilmek için Hype Duo’un “I’m a cyclist” şarkısını dinlemiş midir?
Grup üyeleri belki “bisikleti” derinleştirir ama
gözyaşlarının hak ettiği yeri bulması için de insanoğluna yardımcı olur.
Bu şarkı yazıldığında Flandria kuruluşunun 40’lı
yıllarını kutluyordu. Flandria’ı izleyen ve Hype Duo’u dinleyenler
arasındakilerin de böyle bir eşleştirme yapmış olması beklenmeyebilir. Bu da
bizlerin, “Flandria” efsanesini yazarken göremeyenlerin, Hype Duo’u Youtube
üzerinden dinleyenlerin bir ayrıcalığı olsun. Belki o zaman efsanenin ne kadar
büyük olduğunun farkına varabiliriz.
Flandria’nın yükselişine karşın, her şey tamamıyla
yolunda gitmiyordu. 1956’da aile içi bir anlaşmazlık meydana geldi. Bu
çatırdama ile beraber, Flandria takımı 1959 yılında Aimé Claeys’ın tesadüfü
olarak Belçikalı bisikletçi, Leon Vandaele ile bir kafede tanışmasıyla
şekillendi. 25 yaşındaki Belçikalı Faema adına yarışırken 1958 yılında
Paris-Roubaix’yi kazandı. Vandaele, eski velodromda çanlar çalmadan hemen önce,
iki kişilik kaçış grubunu yakalayan 20 kişilik grup içerisindeydi. Belçikalı
erkenden öne geldi ve sprint ile kariyerinin en büyük zaferini elde etti.
Ama bir problem vardı. Mesele dönüp dolaşıp ünlü bir Rus
yazarın sözüne geliyor. Tanıyacaksınız, Anna Tolstoy Karenina. Ne demişti ünlü
eserinde: "Bütün iyi gazeteler birbirinden farklıdır, bütün kötü gazeteler
ise birbirine benzer..." bu minvalde aile şirketi iyiyi kötüyü ayırt etme
durumuna gelecekti.
Vandaele’nin sprintte mağlup ettiği isimlerden biri de
yarışı üçüncü sırada tamamlayan kendi takım lideri Rik Van Looy’du. Sezon
sonunda Vandaele’nin ödülü kendine yeni bir takım bulmak zorunda olmasıydı.
Claeys, Vandaele’nin başına geleni öğrenince, ona Flandria adı altında yeni bir
takım kurmayı önerdi. Amaç Vandaele için bir ekip kurmak ve Flandria markasını
geliştirmek için bir platform sağlamaktı. Acaba öyle miydi?
Ardından kadroyu yönetecek olan Belçika efsanesi Alberic
‘Briek’ Schotte’ı işe aldı. Vandaele, takımın ilk galibiyetini 6 Mart,
Paris-Nice-Rome’un 3. Etabında aldı. Flandria yarış dünyasındaki ilk yılında
toplamda 44 yarış kazandı.
Nereden bakarsanız bakın, bir başarı hikayesi bu da. Her şeyin pazarlamadan geçtiği bir çağda, onlar da oyunu kurallarına göre oynayıp isim yapıyorlar. Peki ileride nasıl hatırlanacaklar? Çok basit iflas bayrağıyla…