28 Şubat 2018 Çarşamba

Manşet Çocuk

Futbol dünyası, eli kalem tutunca gözünü istatistiklere çevirmeyi seviyor. Unuttukları yok mu? Elbette ki gözden kaçırdıkları “duyguların” istatistiklerden ne kadar bağımsız çalıştığını farkında olmaksızın, hesaplamalarına devam ediyorlar.
İlk atılan golün tarifi, yurtdışından gelen transfer talepleri veya bir takımın nasıl vazgeçilmezi olacağı istatistiklerden kendini ayrıştırıyor.

Evet, bu naif tanımlamaların altında yatan, ilk golünü Altınordu forması altında Denizlispor’a atması şöyle göz kırparken, önce Türkiye Ligi ekipleri ardından Avrupa takımlarının transfer haberlerinin hangisine kulak vereceğini bilemezken, İtalyan ekiplerinin başkenti “Roma” takımının nasıl vazgeçilmezi olduğunu anlamadan, futbol dünyasının kucağına oturan isim Cengiz Ünder olacaktı. Yahu, ne sıklıkla duymaya başladık Cengiz’i... Zaten sıkılmadık mı popülerliğe erişmiş futbolcuların döngüsünden!

Yaşamının şu sıralar yazılıp, çizildiği ikinci yazısını okurken, ilk kısmında neler oldu? Bucaspor formasıyla başlayan, profesyonel anlamdaki kariyerine Altınordu ile başlayarak ve kendisini, geleceğini planladığı futbolun okulunda bulacaktı. Çimlerini biçtiği bu sahalarda asistlerin ve gollerin ilklerini atarken, artık tadını aldığı bu oyunun bir parçası olmayacaktı, büyük bir parçası olacaktı.


Bu arada geçirdiği ilk yılın sonunda genç yetenek olarak Başakşehir takımının transfer süreci ile sonlanacaktı. Beklentileri karşılayan Cengiz, imzalar atıldıktan hemen sonra Avrupa Kupalarında ve milli takımlar düzeyinde hemen hemen üstü çizilen çoğu oyuncuya istinaden, gençlerde çözüm arayan Türk futbolu soruyu doğru çözecekti.
Cengiz adına saat işlemeye başladığında, hala yeşil sahalardaydı ve onca başarısızlık hikayesine rağmen sıyrıldı.

Başakşehir ile beraber, süresini uzattı ve gol/ler, asist/lerle oyunu domine etmeye başladı. Şimdi ilk kısımda yazılanlara virgül atıp ikinci yazısını yazarken, ilk kalemini Roma olarak nokta atışı ile yapacaktı. 15 milyon Euro karşılığında imzaladığı bu sözleşme kariyerinin en önemli kararıydı belki, çünkü bundan sonra olacaklar uzun vadede kariyerini etkileyecek adımlardı.

Son iki aydır, İtalya manşetleri değil elbet, Avrupa spor basını Cengiz Ünder’i konuşuyor. Manşet çocuk Cengiz, Roma’da çıktığı ilk maçta golle buluşmuş, asistleri ile takıma kol kanat germişti. Her hafta attığı gol ve asistler hem takımın hem de kendisinin modunu değiştirecekti. Hocasının kendisini alkışlatmak için oyundan aldığı dakikalar manşetleri de açıklıyordu esasında.

21 Şubat 2018 Çarşamba

Sahiplenin, Aslı Nemutlu

2018 PyeongChang Kış Olimpiyat Oyunlarında neler yaşandı? Hayal kırıklığı yaşayan favoriler… Kimler madalyasını boynuna takarken, üzüntü yaşadı… Ya da Güney Kore’den gelecek herhangi bir not değil konumuz. Hayır, oraya kadar gidip çalışmalarını sonuna kadar sergileyecek 8 Türk sporcu da değil! Kim bilir belki oraya gidebilecek bir ismi daha detaylı yazmaktı. Fakat olmadı.

Ancak bu ismi bu sezona dek nasıl yazılmaz sorusu kafanızı karıştırmışken, Aslı Nemutlu adı çoktan başka bir ülke vatandaşı olsaydı adına çokça çalışmalar yapılmıştı dahi. Kış sporlarındaki zorluk, velhasıl doğaya karşı hüküm sürmek aslında anlatılmak istenen tüm mücadeleye gebe olması onları sürprizlere daha da açık hale getiriyor.

Esasında mevzu, 2012 yılında Türkiye Gençler Kayak Şampiyonasına hazırlandığı Erzurum’da antrenman sırasında boynunun kırılması sonucu hayatını kaybetti Aslı Nemutlu.
Ülkemiz adına zaten sporcu çıkartmakta zorluk çekerken, sahipleneceğimizi isimleri de yokmuşçasına davranmak nereye kadar! Sondan başlayalım. 


2012 Türkiye Gençler Kayak şampiyonası esnasında, olması gereken güvenlik çemberi herkesin hayatını yok sayarak, güvenlik filelerinin olacağı noktada “tahtadan” yapılmış “güvenlik” vardı. Aslı Nemutlu o gün tüm hızıyla o tahta bariyere çarparak hayatını kaybedecekti. O dönem “sorumlular” ceza aldılar ancak birkaç ay sonra ya ceza paraya çevrildi ya da cezalar geri çekildi.
Hem güvenlik hem de cezalar “göstermelik mi” tartışmaları çoktan parlayacaktı. Güzel anlar da yok değil!

Aslı gibi spora gönül vermiş fakat maddi yetersizliklerden dolayı yolları kesişmeyen gençlere bugün halen daha devam eden TEV Aslı Nemutlu bursları verilmekte. Bunların dışında, eğitim anlamında idol olabilecek isme sahip çıkamadık. Üç yaşında başladığı kayak sporunu 17 yaşına kadar sürdürüp, beraberinde devam ettiği çoğu faaliyetlerini başarıyla taşıyacaktı.
Bu tip isimler Avrupa’da ya da sosyo-ekonomik anlamda gelişmiş ülkelerde çoktan kıymet verilip filmi çekilmiş, kitaplara adını yazdıracak bir isimken, kaçımız onu tanıyorduk ki?

Şunu belirtmeliyim Kadıköy-Kalamış’ta bronz heykeline rastlayabilirsiniz. Hepsi bu! 17 yaşındayken belki şu an PyeongChang’ta onu konuşacakken, beklentilerimizi dile getirecekken pırıl pırıl bir sporcumuzu ihmaller sonucunda kaybettiğimizi ve nasıl cezaların işlemediğini konuşuyoruz. Sahi, soruyorum size daha önce Aslı Nemutlu ismini duymuş muydunuz?

16 Şubat 2018 Cuma

Utah Jazz’ın Donovan Mitchell’i

NBA’de All-Star zamanı yaklaşıyor. Bu sene zorlanacağımız en büyük seçim, çaylaklar olacak gibi gözüküyor. Bu maç ve maçlar bittiğinde ya da şu an siz bu satırları okurken keza, sadece NBA tarihinin en iyi kazanımlarına değil, yakın zamanın en iyi oyun kurucusu ve bir baş antrenörün rüşdünün tamamen ispat etmesi yer edinecek akıllarda!
Ve bu durum çok yakın zamanda boy gösterecek. All-Star 2018’in çaylak oyuncularının dilemması olacak gibi.

Bazen onun için tek başına Cleveland Cavaliers’ı devirdi bazen James Harden benzetmelerine yakıştırılıyor. Aslında bunların arasında bir isim var ki, tüm çaylaklardan sıyrılarak  isminden oldukça söz ettiriyor.
O isim Utah Jazz’ın Donovan Mitchell’i. Utah Jazz 13.sıradan draft edilmesi hiç kafaları karıştırmasın. Mitchell son aylarda gösterdiği performansla çaylaklar kategorisinde sayılacak çoğu ismi gölgede bırakacak yeteneğe ve inanca sahip.


Donovan Mitchell için şans New Orleans maçı ile başlayacaktı. Ya da kendini ispatlama. Onun yaşına ve aldığı süreyi düşününce o maçta 41 sayı atarak basketbol otoritesinin dikkatini çekmeye başaracaktı. Orleans maçı Mitchell’ın miladı olacaktı. Bu maçtan sonra bu süreye kadar bir skalanın peşinden yukarıya çıkacaktı. Takımındaki tüm yük Rodney Hood’a kaldı kalacak tartışmalarını yaşarken, Hood sakatlığı haberiyle kameralar Utah Jazz koçu Quin Snyder’e çevrilecekti. 


Koçun en sevilen yönlerindeyse, genç oyunculara süre vermekte fazlasıyla bonkör davranacağıydı. Ve de bu sürecin nasıl değerlendireceği koçun planlamasının alameti farikasıydı. Kendini geliştirdiği, Hood’un boşluğunu pek aratmayan Mitchell ilk beş olmanın 1 Aralık itibariyle garantiledi. Topa hükmetmesi, kabiliyeti ve bir sonraki adımı bilen bacaklarıyla artık yön değiştirebilen Donovan Mitchell çaylaklara açılış konuşmasını yapmış bulunuyor.

Driplingleri ve çembere gidebilen üzerine üçlük çizgisinden rahatça sayılar bulabilen için zaten koçun yapabileceği tek şey süre vermek!
Gel gelelim istatistik karnesine. Bu zamana kadar 38 maça çıkıp ilk beşe 30’undan fazla çıkan, 18.5 sayı ortalamasıyla Donovan, diğer çaylaklar arasında sayı krallığında zirvede. Şimdilik sessiz ve derinden geliyor.

İnsanın sinirini bozmayan kusursuzlukta ve temiz oyun anlayışı var ki, yanına fiziki koşulları koymayı unutmayın. Bu denli “sır” gibi saklayan Utah Jazz oyuncusunu kaybetmemek adına “kovulursunuz” minvalinde küçük uyarıları yok değil. Hem takımının hem de kendisinin geleceğini kurtarmak için adeta bulunmaz hint kumaşı. 

9 Şubat 2018 Cuma

Şimdi Biraz Onun Zamanı; Hyeon Chung

Çocukluk yaşlarının tam ortasındaydı. İlk servis atışının beğenilmemesi yüzünden depresyona girmiş, tenisi bırakmanın eşiğine gelmişti. Hayır, tabi ki bunlar yaşanmayacaktı. Bir Federer gerçeği bu kadar kolay pes etmeyecekti. Federer ile ilgili okuyacağınız her kitapta onun mücadele konusunda nasıl vücut bulduğunu hissedeceksiniz. Ancak artık rakipleri de adına kitaplar yazılacak kadar güçlü ve belalı olabiliyor.

Pek tabi ki şüphesiz, şu sıralarda Nadal ile birlikte tatlı rekabetleri ve dostlukları dışında, yeni doğan isimlerde gün yüzüne çıkmaya başladı. Her grand slam ile ilk 10 içine girmeyi zorlayan raketlere bir yenisi daha eklenmek üzere!
Hazır Avustralya Kıtasında dolanıyorken, çok uzaklara gitmeden Hyeon Chung ile tanışma vakti. Hemen öyle Çinli, Japon damgasını yapıştırmadan belirtmiş olayım, Güney Koreli kendisi.

Asyanın bu konuda pek de sporcu yetiştiremediğini biliyorsak, ayrıca kıymetli kendisi. Yeni isimlere yer açmışken, Hyeon Chung’un şiir yazmasına izin verecek miyiz?

İşte bu sorunun cevabı çok zor! Günümüzün parlayan sporu, bir çok da parlattığı yıldızı doğuyor. O yüzden ki sadece ATP düzeyinde de konuşmak yanlış olur, WTA seviyesinde de müthiş isimler var.


Chung’a gelecek olursak 1996 doğumlu, Koreli tenisçinin hayatındaki en önemli satır başlığı astigmat problemi… Esasında, tenise başlama öyküsü de böylece perdesini aralamış oldu. Görme yetisini daha da kaybetmemek ve korumak amacıyla çıktığı yolda, profesyonel tenisçi olmasının yolunu açacaktı. Astigmatı iyice ilerleyince özel bir gözlükle korta çıkmaya başladı. Aslında çocukluk yaşlarının tam ortasında mühim şampiyonlukları göz ardı ediliyor.

Orange Bowl ve sonrasında ITF Junior turu gibi organizasyonlarda boy göstermeye başlayacaktı. Federer efsane olmanın basamaklarını çıkarken, Chung 2013 Wimbledon gençler kategorisinde final oynayacaktı.
Dünya sıralamalarında ilk 100’ü zorlamaya başlamışken, “en çok gelişme kaydeden oyuncu” unvanıyla omuzlarına bir sorumluluk daha eklenecekti.

Gelgelelim bu yıl düzenlenen grand slamlerin habercisi Avustralya Açık’a gelene dek hiçbir grand slamin üçüncü turunun ilerisini göremeyen Chung çeyrek finalle hem çıta yükseldi hem Federer’in raketiyle tanışma….
Belki Djokovic’i eleyip, buralara gelmiş olabilir ama esas konu ATP sıralamasında 23 basamak atlayarak 23. sıraya yükselmesinde! Şimdi biraz da onların zamanı. Tıpkı çocukluk yaşların tam ortasında o grand slami, olan Federer’in bugün 28 yıl aradan sonra 20. Grand slami kazanacak başarı potansiyeli gibi.