Velhasıl, sporu spor yapmış olan şey, bedenden çok ruhtur! Ama şu ünlü ruha gelmeden hemen önce, ondan çokta uzak bir yerden başlayan fakat kestirmeden de oraya varan bir şeyler anlatmak istiyorum. Engelli sporcular arasında efsane sporcu, Tanni Grey Thompson. Durumundan asla yakınmıyordu ve bilakis neler yapabileceğini keşfedebilmek adına daha ilkokul da çabalamaya başlayacaktı.
En önemli psikolojik destek ailesinden gelecekti. Hiçbir zaman tekerlekli sandalyeye maruz kalmış biri gibi değil, dışarıdaki herkes gibi davranılacaktı. Ve buna her daim özen gösterilecekti. Aslında daha en büyük savaşını anaokulunda vereceklerdi. Okulların neredeyse hiçbiri kabul etmeyince yerel yönetimle savaşmak ve sonunda kazanmakla tüm duyguları tadacaktı.
En önemli psikolojik destek ailesinden gelecekti. Hiçbir zaman tekerlekli sandalyeye maruz kalmış biri gibi değil, dışarıdaki herkes gibi davranılacaktı. Ve buna her daim özen gösterilecekti. Aslında daha en büyük savaşını anaokulunda vereceklerdi. Okulların neredeyse hiçbiri kabul etmeyince yerel yönetimle savaşmak ve sonunda kazanmakla tüm duyguları tadacaktı.
Birçok sporla haşır neşir olsa da diğerlerinden ayıran 100
metre olacaktı. Thompson’ın ilk paralimpik kariyeri de 15 yaşına tekabül
edecekti. Ve bundan sonra olimpiyatların kanına işlemesiyle 1988 Seul
Olimpiyatlarında 400 metre de bronz madalyayı almayı başaracaktı.
Bu dönemlerde tekerlekli sandalye
basketboluna da merak saracaktı, ancak bu o kadar uzun sürmeyecekti. 92
Londra’da ve peşi sıra Barselona’da klasman fark etmeksizin galibiyetleri topluyordu.
Bu da nereden çıktı da hiç demeyin. Olimpiyatları veyahut paralimpiği izleyecek bir sebepte aramayın. Gerek var mı? Ancak bir küçük önerim olacak; Paralimpik oyunlarının, olimpiyatlardan hemen önce oynansa daha verimli olmaz mı? Bi bu düşünün!