12 Aralık 2017 Salı

Unutulmazlar Arasında

Herkes, kazanmak ister, fakat bu hayatta bu düşünceyi mottosu ilan edecek çok fazla sayıda sporcu olduğu kaçınılmaz. Kazanmak en gözde ya da en havalı unvanlarını almanın bir tık gerisidir. Kimilerine göre! Bazense kaybetmek, kazanmaktan çok daha öğreticidir. Ve, o kaybettiğiniz an sırtınız bir düşes tarafından sıvazlanıyor ise aslında kazanmışsınızdır.

Hem saha içinde hem de dışında emsal teşkil ediyorsa, geriye kurulan cümleler teferruattır. Jana Novotna, bu anlatılanların üstüne çıkmış bir oyuncu.
Son zamanların en çok bahsedilen tenisçileri kortları sarsarken, peki ya unutulanlar? Hiç, düşünmeden Nadal, Federer,Williams gibi isimler neden iyi? Daha önceki isimler “iyi” oyuncular olunca kitleyi daha üste taşımak zorundaydılar. Ve bu yüzden tenis daha emin adımlarla büyüyor.

Gelgelelim Novotna, o derece kusursuz oynuyordu ki Çekyalı raket için her şey tam da istediği yolda gidiyordu. Yaptığı işi tüm sadakati ve özverisiyle ileriye taşısa da, konsantrasyonu ve hırsına yenik düştüğünde sonuçsuz kalabiliyordu.

1987 yılı itibariyle WTA seviyesine ulaşmış, teklerde oynamak yanı sıra çiftler kategorisinde de kendini bulacaktı. Hatta çiftlerde yıldızı parlayacaktı. 


Jana Novotna’nın göz bebeği çim kortun cazibesi, Wimbledon’dan başkası olamazdı. Adeta kendini buraya ait hissedecekti. Zira tüm zaferi ve acısıyla olsa da! Çiftlerde 1989 yılında ilk grand slam zaferini Wimbledon’da kazanacak ve bundan sonra grand slam kapıları sonuna kadar açılacaktı. O her çıktığı korta tenis tohumlarını serperken geriden gelen yeni isimleri de göz ardı etmeyecekti. En büyük rakiplerinin analizini yapmak, oyununun bir parçasıydı.

Onlardan biri de 1998’de Wimbledon tekler finalindeki Nathalie Tauziat’ı yenerek ulaşacaktı. Jana Novotna, WTA teklerde 24, çiftlerde 76 şampiyonluk yaşamış olsa da Wimbledon özeldi, onun için. Sona sakladığım gizli kalmış bir final sadece Jana’yı değil Steffi Graf’ı da bekleyecekti.
1993 yılında Graf’a karşı oynadığı Wimbledon finali unutulmazlar arasında. Nasıl olmasın ki? Tenis sever böyle finalleri.

İlk seti kazanmanın eşiğinden dönerek 7-6 kaybetmiş fakat ikinci set için feda edecekti kendini.  İkinci seti 6-1 kazanmanın haklı gururunu yaşayıp final setine taşıyacaktı.
O meşhur servislerini bu sefer ona çift hata, beraberinde kayıp giden Wimbledon finalini verecekti. Hayır, bundan sonra kendini bırakmayacaktı. Çiftlerde de kazanacağı grand slam kalmasa da aklı hep o finaldeydi.
Kazanmak, şampiyonluk yaşamak sporcular için mühimdir. Zira daha fazla kazanmak isterler. Kazanmak esastır lakin unutulmazlar arasında olmak eşsizdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.