28 Eylül 2017 Perşembe

Dragic’in Sesli Düşünme Seansı

Türkiye, altı yedi yıl önce ev sahibiyken, parkelerde bağımsızlığını kazandığından beri elindeki en dar kadroyla oynamak zorunda kaldı. İşin doğrusu uzun süredir beklediğimiz günler için fazlasıyla can sıkıcı bir durum. Bir türlü aşılamayan mental eşitlik, takımda belli başlı sürükleyicilik ve turnuvanın reklamlarını süsleyen isimlerin dar rotasyonda baş etme cabası. Fakat yine de grupları aşıp, elemelere kalabilmek yeni kadro için epey büyük bir başarı.

Şaşırtıcı ve sürprizli takımlar boş olan sahneyi doldurmaya  çoktan hazırdı. Aslında hava atışında geri sayım sona erdi, muradımıza erdik. Kapanışı ya da açılışı Goran Dragic’e bırakıyoruz.
Çünkü bu onu sonuna kadar hak etti. Çocukluk döneminde saatini üçlere dörtlere kuran, Iverson ve Jordan hayranlığıyla büyüyen Goran Dragic’in temelinde sadece ülkesinin başarılarından biri olmaktı.


İlk olarak yedi yaşında Slovenya’nın alt liglerinden Ljubljana takımında başlamış olsa da asıl çıkışını birkaç yıl sonra İspanya’nın CB Murcia takımıyla ivme kazanacaktı. Ve iki yıl sonra… NBA yolları… Kısa ve meşakkatli geçen takas döneminden sonra parkeleri arşınlayacaktı.
Her daim kadroda yerini garantilemiş, kendisini bir adım öne taşıyıp ilk beşte yerini alacaktı. NBA’deki ender Avrupalı olarak yüzünü aklayacaktı.

Üstelik bunları yaparken de 32 sayılık Utah Jazz maçını anımsatacaktı. Tarihler 2011 yılını gösterdiğinde ise Dragic, Houston Rockets formasıyla masaya oturmuştu bile. Zira, başarıları burada gerçek anlamda da kendini gösterecekti. Açılışını triple double ile yapan Goran, kısa bir molanın ardından eski takımıyla 30 milyon doları aşan anlaşmayı yapmıştı bile.

Tüm bunlar yaşanırken, kökenini asla unutmayarak, esas rakipleri Avrupa takımlarına diş geçirecekti. Şüphesiz alt yaş kategorilerinde altın madalyanın tadına varacak olsa da MVP seçileceği Avrupa şampiyonasını Dragic için ayrı önemi vardı.
Namağlup olarak karşısına çıktığı Sırbistan maçı eşi benzeri olmayan heyecanla büyüleyecekti.

Avrupa da hem hücumda hem savunmada bu denli iyi ve kaliteli bir kısa yetişmemişti. Özellikle savunmada sergilediği müthiş sezgileri sayesinde yenilgi yüzü görmeden şampiyon yapmak ayrı bir meziyet. İki milyon gibi küçük bir ülkeyi başarı basamaklarını tırmanmasında Dragic’in sesli düşünme seansı ile başlayacaktı. Büyük ihtimalle, şampiyonanın dört yılda bir düzenlenmesiyle bu seansları başka Dragic’lere devretmesi muhtemel!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.