17 Mart 2017 Cuma

Geçmişten Geleceğe Çizilen Bisiklet Yolu

Fazlasıyla yoğun günler geçiriyorum. Çok daha yoğun... Zira mutluyumda!

İşte, bu noktada bir parantez açmak istiyorum. Yaşınızın veya ne yaptığınız bir kenara bırakın. bundan bir kaç yıl önce benim yaptığım gibi...
İskandinav bölgenin havasını solumuş taze bir bisikletçiyken, Vehbi Şen'in ustalığıyla tanıştım. Ve sonrası mı...
Vehbi Şen'i tanımak benim için şans ve onurdur. Belki sizinde hayatınıza dokunabiliriz.

.       Vehbi abi ben seni çok iyi tanısam da en azından bu röportajı okuyanların da senin hakkında öğrenmesini istediğim noktalar var…

1953 Makedonya doğumluyum. Maliye teşkilatından emekli olduktan sonra, zamanımı bisikletle dolaşmaya ayırdım. Herkes için spor aracıyken, bisiklet benim için bir ulaşım aracıdır. İnsanları bisiklete her zaman spor olarak görmesi aslında yanılgıdır. Nasıl arabaların spor versiyonları varsa, bisikletlerin de yol bisikleti vardır.

Bizim için önemli olan insanların bisikleti ulaşım aracı olarak pedal çevirmesidir. Neden? Daha iyi bir çevre için ve hem de boş zamanlarını evde tıkılması yerine bisiklet ile keşfetme fırsatları için. Ben bu sayede birçok yeri gezdim, gördüm ve deneyimledim.

2.       Bisiklete, emekli olduktan sonra başlama süreci nasıl gelişti?

Bisiklete çocukluktan beri gelen bir bağım vardı. Oğlumun bisikleti vardı ve böyle böyle tutkulu bir hal aldı. Aslında oturduğum bölge, hatta Bursa bisiklet için çok ideal bir alana sahip. Buradan bir saatte denize, dağa gidebiliyorsun.

İlk zamanlarda 5-10 km sürat yaptığım zaman çok hızlı gidiyormuşum gibi geliyordu ve kendimi epey geliştirdim. Çevremizde bir sürü bisiklete binen arkadaşlarım olmaya başladı. Bu vesileyle Yeşil Pedal Bisiklet derneğine kask almaya gitmiştim ve onlarda yeni faaliyete başlamışlardı. Böyle böyle genişledik.


Benim bir de bir huyum vardır; bisiklete yalnızca seyahat edip bırakmak değil, onu tamir etmek, bakımıyla ilgilenmek ve hatta yollarda kimin bisikleti bozuk olsa hemen yardıma giderim. Böylece zevk alarak bisiklete binmeye başladım. Kendi araştırdıklarımı deneyimleyerek, diğer kişilere aktarmaya başladım ve bu yayıldıkça keyif almak kaçınılmaz oluyor.


1.       Vehbi Şen’i diğer kişilerden farklı kılan bir durum var. Kalbindeki pilden dolayı, sen daha da azmederek yola devam ettin…

Benim felsefem, yaşadığım sürece sağlıklı kalmak ve toplumdan kendimi soyutlamamaktır. Her zaman iyi olduğunuzu düşünüp, kişilere hissettirmek…
Benim esas problemim; ritim bozukluğu, kalbin çok hızlı atması ve bu da şokla olabiliyor. Ben bunu kalbimin “şase” yapması olarak nitelendiriyorum. 1998-2000 yılları arasında hemen hemen 6 sefer yoğun bakımda yattım.

Bisiklet benim için bu dönem de çok büyük bir artıydı. Bakış açımızı, sosyal çevre için geri dönüş sağlıyor. Bu konuda da bir önerim olacak. Şehir merkezinde değil de köylere gitsinler, insanları tanısınlar ve de onlarla sohbet ettikleri zaman daha iyi kendilerini hissedecekler. Farklı olan şey ise, herkes aynı topraklarda yaşadığını, aynı şeyleri düşündüklerini bununla beraber düşünce yapılarının farklı olduklarını görecekler.

2.       Daha da keyifli olan kısım, artık Türkiye sınırları içerisinde epey büyük bir alanda iz bırakmaya başladın. Nasıl başladı bu yolculuk?

Edirne’de olan bir ekibimizle beraber yola çıktık! Aslında Bursa Bisiklet festivalinde tanıştığımız arkadaşlarla, daha sonra Erdek-Kapıdağ turu düzenlemeye karar verdik. Orada da bu Edirneli ekiple tanıştık ve sınırlarımızı aşmaya başladık.

3.       Bu vesileyle önce Balkanlar ve sonrası Avrupa turları…

Her şey Edirne’deki ekibin Istıranca turu planlaması ile gelişti. Ve Balkan turu ile Türkiye sınırlarının dışına çıkmış olduk.
Önce Edirne’den çıkarak tüm vize dağları etrafından dolaşıp, Istıranca güzergâhını dolaştık. Dünyanın en büyük meşe ormanın bulunduğu bir bölge aynı zamanda. Yaklaşık 400-500 km yol ile her gece çadırlarla bir köyde kaldık. Sabahleyin ilk işimiz tekrardan yola koyulduk. Anlatılarak değil, bisikletle dolaşarak keyfini çıkartmanızı öneririm.


1.       Ve balkan turları peşi sıra izledi. Bize biraz anlatır mısın?

1. Balkan turunda öncelikle Prizren ile açılışımızı yaptık. Buradan başlayarak, Kosova’nın başkenti Priştine’ye geçtik ve buradan da müthiş manzarasıyla Ohrid’e... Üsküp, Manastır’a… Buralardan sonra da Selanik, Kavala, Gümilcine ve Dedeağaç’la birlikte Edirne’ye dönüş yaptık. Yaklaşık 14 günde küçük bir Balkan Turu yapmış olduk fakat gittikçe genişleyerek 2. Balkan turu yapmaya karar verdik.

Önce Novi Pazar’a gelerek başladık. Sırbistan, Karadağ’ın kayak merkezlerini dolanarak tünellerin içinden geçip Podgorica’ya ulaştık.  Yolun bir kısmı tamamen kalyon bir tarafı kayalık muazzam bir manzara bize eşlik ettik. Buradan Budva ve Kotor’a ve tünelin sonunda birdenbire deniz seviyesine ulaştık. Ve buradan Dubrovnik ile Mostor’a pedalladık.

3.Balkan turunu son turda olduğu gibi üç arkadaş gerçekleştirdik. Bu sefer Rusçuk ve Romanya sınırı arasındaki meşhur Demir köprüden geçerek başladık. Sonra Bükreş’e geçtik ancak asıl hedefimiz Gagavuz Türklerinin yaşadığı Moldova’ya geçmekti. Çoğunluğu Türkçe konuşuyor. Bizden çok daha net Türkçe konuşan insanlardı.

2.       2016 yazı aslında bir nevi ülkemizi keşfetme vaktiydi sizin için.

Daha öncesinde de Türkiye’de birçok yeri dolaşabilmiştik. Geçen sene Temmuz ayında Bursa’dan üç arkadaş (İlhan Balkan, Esen Gözgören) Orhaneli, Harmancık, Tavşaneli, Burdur, Isparta rotasını izleyerek Beyşehir’de mola verdik. 
2000 metreye kadar çıktık ve buradan köprülü kanyona ulaştık.
Stabilize yolda neredeyse 20 km hızla gidebildik. Göller bölgesi, Salda gölünü mutlaka bisikletleri ile gezmelerini isterim. Bizim insanlarımızın yurtdışından önce ülkemizi keşfetmelerini bilhassa. Ben daha fazla anlatmayayım, gitsinler, görsünler, hak verecekler…

Ama söylemeden geçemeyeceğim Beyşehir gölünü… Neredeyse senede 240 günü güneşin doğuşu ile batışı aydınlık gün olan yani bulutlu olmayan günler olarak geçer. Ben burada 7 sene görev almıştım, bu yüzden ki benim için çok ayrı! 

1.       Kıbrıs macerası da es geçilmeyecek türden… Neler biriktirdiniz yollarda?

Bisiklet ile çok az geçilen bölgeyi geçmeyi başardık. Gazipaşa ile Taşucu arasında çok dik rampalar mevcut. Bazen %30’a çıkan rampalar… Bizden hemen önce Cumhurbaşkanlığı Turu için bu yollar kapatılmış ve o zaman bu yollar aşılmış.

Taşucu’ndan gemiyle Kıbrıs’a geçtik. Sabahleyin Girne’den yola çıkarak, bir iki gün yollarda konaklayıp baştanbaşa Kıbrıs’ı gezebildik. İnsanların her alandan görebilecek şekilde gözlemlesinler, buradaki tarihi, neden burada olduklarını dinlesinler. Bisikletle gidilemeyecek yerlere ulaşabiliyorsunuz.

2.       Bir de bisikletlilerin en büyük sorunu, yollarda kendilerine yer bulamamaları ya da saygı gösterilmemeleri mi demeliyim?

Evet, bu konuda ülkemiz çok geriden seyrediyor. Avrupa’ya gittiğimde, Balkanlarda rampalarda çıkarken arkamızda kuyruk oluyordu. Hiçbir şekilde bizi sıkıştırmaları veya korna çalmaları söz konusu bile değildi. Onlara yol verdiğimizde de teşekkür ederlerdi. Yani, destek olup, yol veriyorlar.
Türkiye’de köylerde de çok yardımcı oluyorlar. Ancak vasıtalar bizim bir araç olduğumuzu unutuyorlar. Arabaları ile makineleşiyorlar. Yolu kullanan herkesin hakkı, paylaşmayı öğrenmeleri gerekiyor.


Bir zamanlar Vehbi Şen ile...

3.       Biz bu vahameti ülkemizde nasıl kıracağız peki?

Avrupa gibi olabilmemiz için öncelikle kültürle olacak. İkincisi şoför olan kişilerin eğitimli olması ve son olarak da insan olduğumuzu unutmamamız gerekiyor. Amerika’da da, Avrupa’da her şey saygıyla gelişiyordu. Yola yaya olarak çıktığımızda dahi araçlar saygı gösterip duruyor. Budur! Bu duyguyu bizim toplumumuza da aşılamamızla olacak.

4.       Şimdi rotamız nereye?

Almanya’dan veya Hollanda’dan dolaşarak başlayıp, döne döne Türkiye’ye ulaşmak olacak gibi. Eşim (Nuran Hanım) bisiklet sürmeyi bilseydi, 4-5 ay eve dönmeden dünyayı gezerdim. Gençlere tavsiyem bisikletlerini alarak gezsinler, perspektiflerini genişletip, dünyada bizden başka kişilerin düşüncelerini ve farklı yaşamlarını olduklarını fark etsinler. Vakitlerini değerlendirmeyi bilsinler.

6.       Bisiklet, Türkiye için çok ideal bir rota iken, neden bisikletçi çıkartamıyoruz?

Bisikletçinin çıkabilmesi için, kulüplerin, sponsorların olması gerekiyor. Yarışmacıların yetişmesi büyük destek sağlanmalı. Okullarda 14-15 yaşlarında keşfedilmesi ve kemik yapıların, düzenli antrenmanların yapılması ve yemek disiplini olması şart. Bizim Avrupa’daki insanlardan farklı yapıya sahip değiliz. Önemli olan sponsor, iyi eğitim, bilinçli altyapı ve yapılan yatırımlar… Vitrinlik olmayacak!

5.       Son olarak bisiklet sürmek için senin gözünden önerin ne olacaktır?

Acele etmesinler! İlk önce şunu düşünseler; ne amaçla bisiklet sürmek istiyorum. Gerisi gelecektir. Yol bisikleti olarak yarış için mi yoksa dağlarda, engebeli yolları mı tercih etmek istiyorlar. Veyahut bizim gibi şehir bisikletine binerek araç olarak mı kullanmak istiyorlar bunu belirleyerek yola koyulmalılar. Oyuncak almasınlar, bisiklet alsınlar! Kısa süre sonra aldığınız bisiklet gezeceğiniz yerlerle kendini amorti edecektir.

1 yorum:

  1. Sevgili Vehbi Şen kardeşime,aynı zamanda bisiklet ustama sağlıklı bol pedallamalı yıllar dilerim.O bisikletin olmazsa olmazı.Onsuz ve Esen Gözgörensiz tur hiç zevkli olmaz onları çok seviyorum.Mustafa Çinal

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.