28 Şubat 2017 Salı

Özel Bir Hikâye – Tanni Grey Thompson

Büyük bir sorun vardı, olimpiyatlar yaklaşıyor ancak belirsizlik pek de kimseyi rahatsız ediyor gibi değildi. Nerede izleyecektik? Soru soruyu doğuracaktı da en büyük keşmekeşimiz, olimpiyatları neden izleyemiyorduk? İşte bu noktada tıkılıp kalıyorken farklı bir yol bulacaktık, kendimize. Aslında “öneri” demek çok daha doğru olur…

Velhasıl, sporu spor yapmış olan şey, bedenden çok ruhtur! Ama şu ünlü ruha gelmeden hemen önce, ondan çokta uzak bir yerden başlayan fakat kestirmeden de oraya varan bir şeyler anlatmak istiyorum. Engelli sporcular arasında efsane sporcu, Tanni Grey Thompson. Durumundan asla yakınmıyordu ve bilakis neler yapabileceğini keşfedebilmek adına daha ilkokul da çabalamaya başlayacaktı.

En önemli psikolojik destek ailesinden gelecekti. Hiçbir zaman tekerlekli sandalyeye maruz kalmış biri gibi değil, dışarıdaki herkes gibi davranılacaktı. Ve buna her daim özen gösterilecekti. Aslında daha en büyük savaşını anaokulunda vereceklerdi. Okulların neredeyse hiçbiri kabul etmeyince yerel yönetimle savaşmak ve sonunda kazanmakla tüm duyguları tadacaktı.


Birçok sporla haşır neşir olsa da diğerlerinden ayıran 100 metre olacaktı. Thompson’ın ilk paralimpik kariyeri de 15 yaşına tekabül edecekti. Ve bundan sonra olimpiyatların kanına işlemesiyle 1988 Seul Olimpiyatlarında 400 metre de bronz madalyayı almayı başaracaktı. 
Bu dönemlerde tekerlekli sandalye basketboluna da merak saracaktı, ancak bu o kadar uzun sürmeyecekti. 92 Londra’da ve peşi sıra Barselona’da klasman fark etmeksizin galibiyetleri topluyordu. 

Şimdi burada “time-out” düdüğünü çalarak araya girmek istiyorum. Tanni’nin Barselona’da paralimpikte 400 metrede “ilkler” sıralamasında adını yazdıracaktı. Nerede kalmıştık?

96 Atlanta’da, 2000 Sidney’de ve 2004 Atina olimpiyatlarında deyim yerindeyse madalyaları silip süpürecekti. Bu denli madalyalar toplanırken, Tanni, kariyeri boyunca 30 Dünya rekoru da kıracaktı. Sınır tanımayan sporcu unvanını bırakınca da tamamıyla ipleri koparmadı; vakıfların ve spor kulüplerin birer parçası olmayı sürdürdü.

Bir adım ileriye taşıyıp, siyasete atıldı ve burada engelli hakların savunucusu olmaya başladı. Thompson, esasında öyle özel bir hikâye ki geleceğe yön veriyor. Bizler daha olimpiyatları izlemeye tenezzül etmezken, paralimpiğe nasıl fırsat tanıyalım!

Bu da nereden çıktı da hiç demeyin. Olimpiyatları veyahut paralimpiği izleyecek bir sebepte aramayın. Gerek var mı? Ancak bir küçük önerim olacak; Paralimpik oyunlarının, olimpiyatlardan hemen önce oynansa daha verimli olmaz mı? Bi bu düşünün!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.