31 Ocak 2017 Salı

Kırmızı, Daha Kırmızı

Hep bir kazanma duygusunu içine sıkıştırılmış ruh halinde değil miyiz? Bunda insanoğlunun da epey payı fazla. Bunu da kabul etmek gerek! Bu duruşumuzu bilhassa spor bedenine işlemiş durumdayız. Hemen akıllara gelen ve de çıkmayan futbol nasibini alanlardan. 
Futbol iki, üç renkten veya takımdan ibaret değil ki! Zira şu sıralar futboldan nefret eşiğine gelecek fazlasıyla sebepler sıralayabiliriz. Ama inanın ki dünyadaki tek spor futbol değil. 
Bu parlak ışıklar altında feri sönmüş olanlara, farklı yollar gösterenler de var.

Hazır futboldan uzaklaşmışken biraz yolculuğa çıkmaya var mısınız? 2015 yılında kendine alternatif bir yol ararken kırmızı bisikletiyle tanıştı. Aslında bir bisikleti varken 1960 model kırmızı bisikletine tutulmuştu. 
Mehmet Yapar 30'lu yaşlarının ortasında, hatta evli ve bir de çocuğu var. Üstelik kenara bırakmadığı hayalleri... Mehmet Yapar'ın kendini keşfetmesi tam da kırmızı bisikleti ile tanışmasıyla başlamaya tekabül ediyor.


İş temposuna biraz mola, kendisine küçük bir zaman ayırmak adına soluğu kırmızı bisikleti ile buluyor. O bize ilham kaynağı olurken, izlenimlerini ve her günün Mehmet Yapar'da bıraktığı tadı fotoğraflarda buluşturmasıyla da popüler olmaya başlıyor. 
Daha önemli bir mesele var bu noktada. Sosyal medya üzerinden ulaştığı binlerce takipçisi sayesinde yardıma ihtiyacı olan çocuklara kırmızı bisikletiyle yardıma pedal çeviriyor. Bir de yan dal branşları var Mehmet Yapar'ın. Geçtiğimiz haftalarda Kırmızı Bisikleti ile Trabzon'dan tıpkı kendisi gibi inandıkları ve hayal ettikleri yolda ilerleyen "Umut Delimehmet" ile bir araya geldi.
Daha da samimi yönleriyle tanıdık genç yönetmeni.

Ve daha umut vaat eden isimlerle buluşuyor Kırmızı Bisiklet'in yolcusu... Tutya Yılmaz ile vites düşürmeden sohbete dalıyorlar... Tüm bu isimlerle buluşurken, aslında tek bir soru vardı aklında. "Bir bisiklet neyi değiştirebilir ki?" diyerek 1900'lerin sonlarına kaptırdı kendisini. 
İçindeki çocuğu çıkaran yaşlılarda, o dönemi tatmak isteyen çocuklar da bu rüzgara kapıldı. Zaten amaçta bu değil miydi?  Ya sonra? 

Tüm canlıların hayatına biraz da olsa dokunabilmek adına yer ve zaman sınırı yapmadan kırmızı bisikleti ile geriye döndürüp baktırıyor. Açıkçası Mehmet Yapar kırmızı bisiklete seslenen herkese kulak veriyor.
Tıpkı Mehmet Yapar'ın dediği gibi; "Sadece gidiyoruz. Bir eksik var biliyoruz felsefesiyle canlama zamanı. Aman ne derler demeden!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.