24 Mayıs 2016 Salı

Bir Sis Bulutu; Mario Cipollini

İtalya'da bisiklet yolları çok taze aşınmışken, eski İtalyan bisikletçileri kalemimin mürekkebinden geçirmemek düşünülemezdi. Ve ben ilk sıramı Mario Cipollini'ye vermek istiyorum, huzurlarınız da.
Cipollini'nin yaşamında tam manasıyla bisiklet soy ağacı çıkıyor. Her şeyden önce yeşilin bin bir tonu ve doğasıyla huzur veren Toskana'da doğup büyüyen İtalyan bisikletçinin, kardeşleri; - biri kız kardeşi olmakla birlikte - babasında amatör bisikletle pedala basması Cipollini'nin geleceğini şekillendirmişti. 

Bu kadar bisikletçinin arasında kuytu köşede kalmasına izin vermedi. Bırakın izni, önünü açtı. Diğer iki kardeşi babaları gibi amatörün bir tık üstüne çıkarıp yarışlarda şampiyonluk sevinçleri yaşadılar. Kat ve katını Mario Cipollini'ye bıraktılar. Sürekli hareket içinde, adrenalin yaşatıyor ve bir o kadar da kaos. Çünkü bir yandan da egolarıyla savaşıyordu.



Profesyonel geçişi 1989'a denk geliyordu. O zamanlar toy ve çelimsizken, o kadar da korkusuzdu. Sanki birazdan ölecekmişcesine, umarsızca... 1989 yılı onun için manalı sayılar bütünü. Önce Giro'da ki bu Mario için tarifsiz duygu patlaması izleyen aylarda Hollanda'nın Giro'su Gent-Wevelgem yarışlarında 1.'lik kürsüsüyle tanışmış oldu. Bundan sonrası ileriye sarılmış başarılar, şampiyonluklar vesaire vesaire...

Giro d'Italia, Tour de France ve de Vuelta Espana'yı kazanan ender ekipten üzerine kaymak olarak 2011 yılında UCI Dünya Şampiyonasını alarak tıpkı kişiliğini yansıtan gökkuşağı mayoyu sırtına geçirdi. Elbette çocukluktan başlayan bu yükseliş ilham kaynağı olmuştu. Ancak cümlenin başında da belirttiğim gibi ego savaşları bu noktada virgülünü atıyor. Kendine münhasır kişiliği fazlasıyla renkli giyimi, tutkusunun ve şampiyonluklarının arkasına sığınarak yaptığı "şovları."

Günümüzde onun kadar cesurlu pek bisikletçi çıkmadı/çıkamadı. Zira Cipollini'nin eline su dökecek biri de çıkmadı. Bence çıkmamalı da. Ne yazık ki dopingten başını kurtaramayan bisiklet, üzerine böylesine çekilmez davranışlar pek de iç açıcı olmuyor.
Mütevazi sporcuların yanı sıra Pantani, Cipollini belki biraz Sagan gibi renkli kişilikler sporu gölgede bırakabiliyor.
İşin cilvesi burada sanırım. Çünkü yine en çok konuşulanlar, canlı kalmayı başaranlar onlar. Kalıcı olmadan... Şu sıralar Cipollini ne yapıyor diyorsanız da; o meşhur Gazzetta dello Sport'ta yorumculuk ve bel büken doping iddialarıyla boğuşan biri olmaktan öteye gidemedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.