12 Şubat 2016 Cuma

Babadan Oğla Tenis Ambargosu

Saltanat kavramına yeni boyut kazandırmaya ne dersiniz? Ben şimdi size Osmanlı'dan kalan yönetim şeklini kafanızdan atın demiyorum. Ya da o size kalmış bir durum. Yine de bizim konumuzun temeli spor. Hatta tenis. Nasıl yani? der gibisiniz. Aslında tenis ile haşır neşir olanlar muhakkak ki bu ismi çok iyi biliyorlar. Greg Rusedski ne kadar Kanada doğumlu olsa da sayılarını hep İngiliz köşesine yazdırdı.

Uzun sürede iki ülke arasında küçük çaplı tartışmalara yol açtı bu karmaşa. Asıl meselemiz tabi ki de bu değil. Babası hep profesyonel bir tenisçi olmayı hayal edermiş ancak sadece hayallerle de olmuyor! Şartlar ve çocukların bakımı için iş başa düşmüş, hayaller de suya...
Babasının bu tenis bağlılığı oğluna geçmiş. Yanlış oldu. Oğluna aşılamış. Babadan oğla geçen bu tutku en nihayetinde dünyanın en iyi tenisçileri arasına yazdıracak isim olmayı başarıyor, Greg Rusedski. 



Greg Rusedski demek aynı zamanda Pete Sampras'la "win win" yarışları demek. 1997'de ve 2002 yıllarındaki oynadıkları maçlar tam anlamıyla efsane oyun, set ve maçlardı... Akıl almaz backhand'ler ve yanına aces'leri de eklemeyi unutmayalım. O maçların bugün halen daha anlatılma sebeplerinden biri de Pete Sampras elbetteki. 

Rusedski 33 yaşında tenisi bıraktı. Mutlu son! 
Resmiyette, evet. Ancak tenis koçu olarak kortlarda varlığından söz ettiriyor. Bu arada bazen onu izleme şansı da bulabilirsiniz. Gösteri maçlarında tam da eskiye dönüş için. Şimdi biraz başa saralım. 
Her yaz Montreal'de ki evlerinin yakınlarında babasının tenis oynamasını izlemek için gizlice peşi sıra evden çıkarmış. Bir anlamda asosyal hayatının kurtuluşu olarak da görmüş. Büyülenmişti. Çocuktu. 



Yalnızca babasının hayallerini paylaşmıyordu artık, hayal etmek de yetmiyordu. Bu konuda sergilediği oyun sitiliyle son derece vakıfız. O yapamadı fakat Greg Rusedski'ye her türlü maddi ve manevi desteği de sağladı. Greg'e yöneltilen sorularda da karşımıza hep Pete Sampras çıkacaktır. Mesela Paris Masters finali (Pete karşı aldığı tek zafer), mesela 1997 Amrika Açık Turnuvası...
O gün yenilmişti ve o günden sonrası farklı bir gölge onu takip edecekti. Sabırsızlığının, heyecanının bir anlamda kurbanı oldu. Yine İngiliz spor tarihinde perdeyi aralayan isim olacaktı. Hiç şaşmaz ki favori tenisçisi de Roger Federer! 
Bu sadece dünyanın değil çoğu tenisçinin de dünya elçisi...
Greg Rusedski sosyalleşebilmek için çıktığı kapıdan babasının hayallerini kendisinin gerçeklerini bize bıraktı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.