21 Aralık 2015 Pazartesi

Aaron Ramsey'in Damgası

Batıl inanışlar hangi kültür veya toplum olursa olsun dışlanmaya, bazı kesimlerce benimsenmesiyle değer kazanıyor. 13 sayısı, aynanın kırılması, kara kedi türünde vesaire farklı farklı ritüeller üretip, batıl inanç kavramına çeşitli boyutlar kazandırmışlardır. Bir anlamda insanoğlu neye inanmak istiyorsa ona şans verip doğru veya yanlış çıkmasını beklemişler. Uğursuzluk ya da adını nasıl anlamlandırmak istiyorsanız; kişisel hataların, beceriksizliklerin ve şansızlıkların "günah keçisi" olarak başlarından savururlar.
Severiz aslında her ne kadar umurumuzda değil desek de. Biraz magazinel etki yaratması işimize geliyor. 

Rutin konuşmaların pençesinden kurtulup, esrarengiz hava yaratılması maçın önüne geçen gündem olarak belirleriz. Kabul edin, böyle! Kaleye çekilen peşi sıra şutların direkten dönmesi; hem taraftarın hem de futbolcuların kanaatsiz uğursuz diye dile getiriyoruz. Bir bakıma sporunda bir parçası haline dönüşmüş bir gelenek. Çoğu futbolcunun da vardır. Bilhassa maç öncesi, İngilizler sansasyonel haberlere bayılır. Medya bayılır! Biraz dedikoduya da. Bir akım beliriyorsa bunda İngiliz medyasının ve taraftarının payı büyüktür. 



Genç yaşta yeteneğine bakılmaksızın kıyılan Aaron Ramsey: Adalıların gazabına uğrayanlar listesinde hemen yerini aldı. Halbuki orta saha oyuncusunun istatistiklerinin oldukça üzerinde çıkış yakalamış, takımlar arası transferlerin paylaşılmaz adamı olmuştu. Durumun öznesi, oynadığı futboldan çok, batıl inanışların pençesine takılmıştı. Cardiff City tarafından keşfedilip profesyonel anlamda Premier Lig kariyeriyle açılışını yapar. Cardiff ile attığı ilk golünde liseye giden 16 yaşında bir çocuktu.
Orta sahanın temelini oluşturan Aaron, forveti çıkmaza girdiğinde yardıma golle koşan ilk isim olması Ramsey'i daha yukarılara taşıyacaktı.

Her zaman Everton'ın radarına takılan futbolcu olsa da Cardiff City'de kalması ilk tercihiydi. Ardından Arsenal takımına transfer olmasıyla hem Flamini'nin yerini dolduran hem de Şampiyonlar Liginde oynaması açısından bir basamak atladı. Tabi bu esnalarda sessiz sakin oyu yerine kafa karıştıran haberlerle ürkütülmeye başladı. Arsenal'de gol atmaya devam ediyordu. Ramsey attıkça gündem golleri tartışmak yerine ne zaman bir gol atsa ünlü bir ismin ölüm haberi karşılıyordu. 



Kehanet, rastlantı ya da uğursuzluk damgaları birer birer yapıştırılıyordu. 2010 yılında "şansız" bir şekilde ayağı kırılan genç yetenek devreyi kapattı. Ne olduysa bundan sonra gerçekleşmeye başladı. Sakatlık haberleri için manşet beklenirken hemen sayfanın yarısında Şili'de 8.8 şiddeti deprem gerçekleşti ve bu depremde yüzlerce kişi hayatını kaybetti, yazılarıyla küçükten insanların beyni yıkanmaya başlandı.
Bitmedi! İnsanlar enteresan! 

Ertesi yıl attığı gollerle takımının galibiyet gollerinden sonra Usame Bin Ladin, Steve Jobs ve Kaddafi'nin ölümleri aynı güne denk gelmesi Aaron Ramsey'e kara kedi muamelesi yapılmak için geçerli sebepleri oldu. 2012 yılında Sunderland'de oynadıkları kritik maçta yine gol atan Ramsey, Whitney Houston'ın otel odasındaki ceseti ile sarsıldı. 
Bu denk gelen goller ve ölümler birbiri ile bağdaştırılıp "Curse of Ramsey" ( Ramsey'in laneti) diye tesadüflere dayandırıldı. Sosyal medyanın gücü Ada ve Dünya basınına fazlasıyla yardımcı oldu.
Hat-trick yaparsa herkes olduğu yerde kalsın gibi enteresan açıklamalar bir yandan eğlenceli capslere dönüştü. Nedendir bilinmez Arsenal memnun kaldığı, verim aldığı oyuncusundan faydalanmak yerine kiralık olarak tekrardan Cardiff City'e kiralandı. Bir nevi Dejavu yaşıyordu. Tabi hatayı anlayan Arsenal yönetimi Ramsey'i tekrardan takıma aldı. 


Kafa karışıklığına yol açan bu kehanet Aaron Ramsey'i hiç etkilememiş gibi o gollere devam ediyor, dünya da her gün binlerce insan ölüyor. Eeee... insanoğlu doğar, büyür ve ölür!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.