8 Ekim 2015 Perşembe

Yine Bize Kalan Hasret Tsubasa

Yani, şimdi düşünüyorum da uyumadan önce masal anlatan anne-baba veya uydurmasyon anlatılan hikayelerimiz vardı. Bu cümleler uyumamak için direnişti kimi zaman. Beyaz bayrağı sallayana kadar uyanık kalmaya çalışırdık. Doğal olarak da sabahları bu bayrak halen daha sallanıyor olup bu sefer zıttı direniş eylemlerine kalkışırdık. Bu süreç 90'ların sonuna doğru çoğu evde son demlerini yaşamaya başladı. Artık ebeveynlerin elinde son teknoloji ile bezenmiş cihazlar, bununla yetinmeyip aynı anda izlenen bilmem kaç dizi serileri... 
Bizler razıydık aynı masalları 99 kez dinlemeye. Merak edileni bulana dek kurcalar, bilim adamı edasıyla bilinmeyenlerin peşine düşen, araştırmacıydık.
Yerini markaların vira yenisini ürettiği tablet ve telefonların hafızalarına yüklenen videolar aldı. Ne oldu böyle yetişen çocuklar da teknoloji müptelası oldu?

Böyle zahmetli aşamalardan geçip uyandığımızda sabahın 6:30'un da başlayan Tsubasa odak noktamızdı. Kız-erkek, yaş sınırlaması olmadan "severek izlediğimiz" çizgi filmlere ne demeli. 
Koş koş hiç bitmeyen yeşil zeminin bir anda kaleye çekilen müthiş şutla ki; genelde skor beraberdir ve golü atan kazanır. 
Tsubasa'yı bize çeken asıl madde; sadece işini yapar ve sürekli koşarak takımını bir şekilde galibiyete taşır. Süper Ligde aranan kan tam olarak da bu! Bir de yüz mimikleri! Her Japon animesinde olası bir şey sabitleşmiş kocaman göz ve şaşkın yüz imareleri. Tatlı tatlı eleştiriyoruz amma velakin hepimiz yani en azından
bizim çağın çocukları aralıksız 128 bölümü de izleme kudretine sahibiz. Kimi zaman tekrarları da...


Bölgesel ve Ulusal şampiyonluklar alır başını gider. Kuşkusuz Tsubasa gibi efsane olmuş Japon oyuncunun ünü ve yaşam biçimi kısa sürede ülkelere yayılır. Asıl hayali Brezilya'da top koşturmak olan Tsubasa her mutlu son gibi Brezilya'ya göç eder. Bunu yazmazsam Japonlar beni topa tutar. Tsubasa'nın en yakın arkadaşı
Taro Misaki ile takımda yakaladıkları uyumla bu ikiliye "Altın İkili" mahlasıyla oynamaya başlarlar. 

Şimdilerde yerini doldurabilecek bir çizgi film henüz piyasaya sürülmedi. Yakın zamanda olacağını da sanmıyorum. Kitlendik kaldık çocukluğumuzda. Aman efendim sakın çizgi film izlemenin yaşı olur demeyin. İzliyoruz kabul edelim!
Haksızlıkta etmeyeyim yerini doldurmasa da son model telefonlarımıza yüklediğimiz Tsubasa oyunları ile hasret gidermeye çalışıyoruz. 
Özlüyorum gerçekten de çocukluğumu, kolay kolay istediğimizi elde edemiyorduk belki ama içimizi kıpır kıpır
eden maceracı bir ekip kurar aksiyonun ortasında bulurduk. 

Bıkmadan usanmadan da Tsubasa'ya has vuruş tekniklerini ve bitmeyen stadı konuşmaya devam edeceğiz. 
Çalım üstüne çalım, ağları delen golleri ve de 10 numaralı formasıyla geriye dönük film kareleri bize kalan.
İtiraf ediyorum. Yaşlanıyorum...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.