1 Ekim 2015 Perşembe

Nerede Kalmıştık?

Neden hep aldatılıyoruz? İnanıyoruz, sevinçlerine ve üzüntülerine ortak oluyoruz, sempati kazanıp bir üst kademeye geçiyor hayranı noktasına geliyoruz, öğreniyoruz ki; bu ben değilim, bu benim dopingli halim diyerek işin içinden çıkıyorlar. 
Yok yok işi çıkmaza sürüyorlar. Biz bunu daha önce izlemişize bağlayıp inancımızı yine yitiriyoruz. Her yeni çöküş bir daha ki sefere kalkışımızı güçsüz hale getiriyor. Bizler bisiklet sporunu tüm badirelere karşı bağlanırken, tartışma yaratan sonuçlar ile ikiye bölünüyoruz. Daha öncede karşılaşmıştık Lance Armstrong'la.
Yükseliş, domine edilmiş yarışlar ve düşüşleriyle. Bir masumiyet bakışı, bir gözyaşı biraz da bizim duygularla oynadık mı tamamdır. Neler oluyor biri bize açıklasın!

Alberto Contador üç büyük bisiklet turuda (Tour de France, Giro d'Italia, Vuelta a Espana) kazanmış 5 bisikletçiden biridir. Derinliklerde gömülü olan hazine ise pek de iç açıcı değildir oysa ki. 2006 yılındaki Tour de France'ın tüm hazırlıklarıyla tamamken doping iddialarıyla gündem çalkalanmaya başlandı. Bu inişli-çıkışlı haberlere dayanamayan Contador turdan çekildi.
Ne enteresandır ki, dopingden en azından şimdilik aklandı. Olay yine biz bisiklet severlere oldu. İçimize bir şüphe düştü. 
Gel de eski heyecan ve istekle izle turları. Ertesi yılsa turu kazanmasıyla birlikte doping suçlamaları tekrar gün yüzüne çıktı. 



2010 yılı itibariyle de söylentiler baş gösterdi. Olanlar oldu! Yapılan testlerden Clenbuterol maddesi saptanınca çalkantılar bir level atladı. Contador mahkeme duvarlarına aşina olmaya başlamışken daha önce görmüş olduğumuz "gözyaşlı" sahnelerle bizim duygular tepetaklak oldu ve üzerine kafa karışıklığı ile iyice çıkmaza girdik.
Ne oldu? Her yokuşta çığır açan, Fransa'nın meşhur dağlı turlarında yokuşta neymiş dedirten çıkışları, rakip tanımaz tırmanışları artık yerini dolduramıyordu. Ani atakları yerini bitkin ve ortalarda takip eden sıradan bisikletçi görünümüne bürünmüştü. 
Onun hırsını daha önce de şahit olanlardan biri olarak böyle sessizce kenara çekilmeyeceğini biliyordum. Yani en azından bu konuda aldatılmazdık değil mi?
Biraz su serpelim. Bu arada doping iddiaları içinde yüzerken Astana takımıyla da bir takım sorunlar yaşamış önce Saxo Bank-SunGard kısa süre sonra ise Team Saxo Bank-Tinkoff talımıyla 2016'ya kadar nişanlanacaktı. Çünkü daha sonra sözleşmesi bitince bisikleti bırakacağını açıklamıştı. 
Buna da inansak mı bilemiyorum doğrusu. Oynamayın bizim duygu ve düşüncelerimizle.



Alberto Contandor doping iddialarını insanların zihinlerinden bir nebze de olsa unutturabilmek adına bir şeyler yapmalıydı. En etkili olduğu ve eskiye geri dönüş için tur kazanmalıydı. Sıkı hazırlandı. Eskisi gibi değildi elbet ama fırsatları değerlendirmesi onun için çocuk oyuncağıydı. 
2012-2013 yıllarında bisiklette domine edilmiş yıllardı. O yüzden ince ince işledi. Taktikler ve geri dönüş arzusu Fransa Bisiklet Turuna fazlasıyla önemsemeden inişe geçerken ciddi bir sakatlık geçirdi. Yine bir hazin son ama bu sefer dışarıdan gelen etkenlerle değil. 
Belki de bir cezalandırmaydı. Yinede hızlı bir tedavi ve kazanma isteği, onun kısa sürede Vuelta'yı kazanan ve daha büyük başarı açlığını gösteren bir kutlamaydı. 



Özlem sona eriyordu. 7. yılın sonunda İtalya Bisiklet Turunu Genel Klasmanda 1.bitirerek geri dönüşüne; "nerede kalmıştık" dedirtiyor. Kariyerinin 7. büyük zaferini de etap kazanmadan şampiyonluk kadehiyle süsledi.
Biz yine rampalarda zorlu rakiplerine kök söktürdüğünü görünce gerçekten de geri döndü diyoruz. Unutmayalım ki halen daha soru işaretleriyle dolu bir geçmiş var!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.