20 Ekim 2015 Salı

Hep Beraber! We Will, We Will Rock You...

We will rock you şarkısını Brian May veya We are the Champion'ı Freddie Mercury her ne kadar bestelemiş olsa da şarkı hepimizin dudaklarından en az birer kez dökülmüştür. Tamam, tam olarak baştan aşağı bilmeyenler de olabilir. Esasında şarkının nakaratıdır bizleri havaya sokan. Tabi bir bütündür ama nakaratı duyduğumuz gibi istem dışı harekete geçirir. Queen grubunun efsanevi şarkılarıdır su götürmez bir gerçek. Bohemian Rhapsody, Don't Stop Me Now ve Somebody to Love... 
Bohemian Rhapsody şarkılarında dedikleri gibi: Nothing really matters to me, Anyway the wind blows... 
Sadece yazdılar ve söylediler. Başka hiçbir şeyi önemsemediler. 
Unuttukları ya da göz önüne almadıkları bu kadar popüler olacaklarını ki bu ün hiç de önemsedikleri bir şey değildi. 
Aslında daha çok popülaritesini basketbol ve futbol sahalarında kazandılar.


Uzun lafın kısası, Abdi İpekçi Spor Salonuna gidelim. Şöyle ki biraz meşakkatli yollardan geçerek ulaşımınızı sağlıyorsunuz. Ne hikmetse Türk Telekom Arena Stadı için de geçerli. Sanırım Galatasaraylıların çilesi bitmeyecek gibi. Her neyse nerede kalmıştık. 
Müzik eşliğinde kapıları açtım. İçeride son albümüyle listelerde 1 numara olmuş bir şarkıcının şarkısıyla inliyor. İnsanların kendi sohbetlerindeki uğultusuyla karışıp, bench'in arkasındaki yerimi alıyorum. Heyecanlı ve gergin bir 10 dakika başlıyor. Takımda eksikler var, Ergin Hoca her zamanki tarzıyla kendini kaptırmış, hararetli bir şekilde kelimeler peşinden koşuyordu.
Stresliydi çünkü beklenmedik ilk çeyrek geçmişti. Umutluydu çünkü oyuncularına güveniyordu. İlk yarı sonucunda mağlubiyet, takımına gönül vermiş taraftarı yıkabilir ama hızlı toparlanmanın yolu da elbette var. 

Genellikle her basketbol maçında çalan Quenn'in bu iki şarkısı her molada bile çalarken o gün bir aksilik varmış gibi bir türlü çalmıyordu. Durun bir dakika! İmdadımıza yetişen "We will rock you" hep bir ağızdan ritim tutturuyordu. 
Sanki sözleşilmiş gibi ellerdeki şaklamalar destek veriyordu. Nasıl yani? 


Gerçekten de Quenn'in bu iki şarkısı tılsımlı gibi. Sanki bizi alıp götürüyor. Takımdaki oyuncuların bazıları "hadi" dercesine taraftarı ateşliyordu. Maçın sonunda zor da olsa gülen taraftık. Az önce koro kıvamında olan taraftarlar, eski modlarına geri dönmüş, maçın kritiğine kendilerini kaptırmışlardı. 

Şu yazıyı yazarken dahi mırıldanıyorum We are the Champion'ı. Bence bir tılsımı var. Ya da bu tılsım değil de uzun zamandır dişe dokunur müzik çıkmadığı için mi bu kadar bağrımıza bastık. 
Bu müziklerin üstelik bir tarafı yok. Hangi takım için çalarsa çalsın özdeşleşiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.