2 Eylül 2015 Çarşamba

Pierluigi Collina

Öylesine ciddiyet ister ki! Ciddiyet denilince hemen "katı kuralları" aklınıza getirmeyin. Tamam kabul disiplin ister, ön bir hazırlık, evet. Kesinlikle neşeli ve objektif olmakta bu işin bir parçası olarak not etmelisiniz. Hakemlik, zor bir meslek midir?! Tartışılır. Hatta meslek olduğu da. Belki bu işi zor kılan tek tarafı "adil olabilmekten" geçiyor.  

Son yıllarda tartışma gündemi. Üstelik sadece Türkiye'de değil bilhassa Avrupa'da çok konuşuluyor. Bu konularda sessizliğe gömülen hakemlerin, sahalarda vücut bulmuş hali Pierluigi Collina'dır. Bir dönem için.
Türk futbolseverlerin sempatikliğini, sanki bizden biriymiş gibi sarıp sarmaladığımız Collina için akan sular duruluyor. 
Yeşil sahalara hakemlikten önce yedek kulübesinin sessizliği ile başlayan ve öyle devam eden Collina'nın asıl işi yedek kulübesinin nabzını tutmaktan çok libero veya stopper olarak başlamasıydı. İlk 11'de yer bulamayınca ve de futboldan vazgeçmek istemeyince rotasını başka yöne çevirmiş.


Gerçek mesleği yatırım uzmanlığı olsa da o yatırımını hep futbola yapmış bir isim. Aslında sadece futbol değil ilk göz bebeği basketboldan da vazgeçemediğini her fırsatta söylemekten çekinmiyor.
Türklerle olan bağı hakemliğe başladığı ilk yıllara dayanıyor. Türkiye Ordu Milli Futbol Takımı ile Fransa Ordu Milli Takımı arasındaki maçta düdük çalarak ilk resmi maçına ve Türklerin uğuru olma yolunda ilk adımı atmıştır. Böyle bir inanış var.
Hangi Türk maçını yönetirse yönetsin yenilgi yüzü görmedik. Şimdilerde fazlasıyla arar gibiyiz.

Hakemliğe yeni bir bakış açısıyla perde arkasını araladı. Bunu bir cümlesiyle açıklık getirmek istiyorum. "Hakem ne aktör ne de polistir" diye tamamlıyor. Yalın ve öz bir ifadeyle, bu yönüyle bakıldığında sahanın efendisi rolüne değil de sadece işini yapmak!
Yapılan hatalarda da (çok yanlış hata olmadığında) pozisyona yetişememeden kaynaklanan anlardan dolayı, yani imkansızı başarmak. 
Arkanda da gözü olmak gibi! Orta hakem dışındaki yardımcılarıyla birlikte "bütün" olmak.


Tüm mesele bu gibi. Bu noktada kasti verilen kararlar dışından bahsediyorum. 
İyilik elçisi Collina hem insanlık adına hem de işine tutkuyla yapmanın disiplinle tam olmanın var olacağını bizzat kendi örneklendiriyor, maçlarda sergilediği duruşla.

Örnek olmanın vurgusunu, neden hayran olunuruz cevabını adil olmaktan ve neşeni hiç kaybetmemekten geçtiğini tatlı dille yansıtıyor. 
Yaptığınız işi sevin, keyif alın!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.