11 Ağustos 2015 Salı

O Bir Alex Değil Mi? Ta Kendisi Alex Morgan

Futbol kelimesi birçokları için fazlasıyla anlam içeriyor. O dakikalar akan suları durduruyor. Sanki etraflarında kimseler yok muşçasına futbolla dans ediyorlar.
Bu tarz insanların tebdil-i mekanlarıdır futbol, oynadıkları oyun ferahlık verir. Ne hikmettir ki futbol bir "erkek oyunu" algısı vardır. Kadınlar ne izleyebilirler ne de oynayabilirler! Ancak son 4-5 yılda bu algıyı yıkan müthiş kadınlar da yok değil.
Her şeyden önce kadın yorumcu ve yazarlarla kırılma noktası oluştu, daha sonra kadın hakemler bu düzeni takip etti. Ancak asıl vurucu kısmı da "kadın futbolculardan" geldi.

Özellikle bu yıl Kanada'da düzenlenen Dünya Kadınlar Futbol Kupası ile seyirciler bu gidişatın yönünün nasıl da değişime uğradığını yerlerini alarak cevap verdiler.
Lakin "Taçsız Kraliçeleri" de unutmamak gerek. Alex Morgan'da bunlardan biri. Hayran kitlesini, oynadığı oyunla artırırken attığı gollerle de bu işin Ronaldo ve Messi ile olmadığını ispatladı. 
Tabii hakkını yememek gerek şimdi bu kadar sevilmesinin sebebi sadece futbol değil, güzelliği de adeta büyüleyici.


Bir kadın olarak futbolda ilerlemenin çokta kolay olmadığının bilincindeydi. Çocukluk yıllarından, doğup büyüdüğü California sahillerinde diğer kızlar gibi güneşlenip bronzlaşmak tanımını top peşinde koşarak yazıyordu.

Her ne kadar birçok spor dallarına da tutunmaya çalışsa da futbol aşkı içinde büyüyordu. Futbola kadın gözüyle yeniden şekil veriyordu. 

Çocukluk döneminde çokta parlak günler geçirmese de ilerleyen yıllarda büyük gelişimlerle yeteneklerini sergilemekten çekinmeyecekti. 20 yaşına geldiğinde milli takıma seçilen en genç oyuncu olarak tam anlamıyla sıçramasını yaptı.

Bunlar başarının mutfak kısımlarıydı. Önümüze sunulan tabakta yok yoktu. Tarihler 2008 yılını gösterdiğinde U-20 Dünya Kupasında attığı şık golle turnuvanın golü seçildi. 
Tatlı olarak da üstüne lig şampiyonlukları, dünya ikinciliği ve şampiyonluğu, olimpiyatlarda kazandığı altın madalya, tüm zamanların en iyi 11'i ile ağzımızı tatlandırıyordu. 


Futbol ateşi, gol makinesi gibi isimlerle anılsa da "adını sen koy" dedirtiyor. Sadece milli formayla 52 golle durdurulamaz olduğunun ispatı. Hiç şaşırtıcı değil en azından biz kadınların gözünden.

Kadın futboluna yeni bir ivme kazandırmanın yanında fanatik olarak Barcelona taraftarı olup her fırsatta maçları Camp Nou'da izlemeye giderek tutkusunu izleyici olarak tezahüratlarıyla eşlik ediyor. 
Tek yeteneği elbette ki futbol değil. 
Kaleminden harflere dökülen kitabı "The Kicks" bestseller listelerine girmeyi başarmış.

Yaklaşık 2 yıldır Portland Thorns FC takımının filelerini ateşliyor. Sadece kameraların ve basının daha fazla merak içinde olması sevindirici ve seyirci çekmesi bakımından iştah kabartıcı etki yaratır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.