6 Ağustos 2015 Perşembe

İlklerin Grand Slam'i: Amerika Açık

Amerikalıların dünyaca ünlü bir giyim markasının sahibinin müşterilerine söylediği bir söz: "benim mağazamda sadece zenginler alışveriş yapabilir." Ne iddialı bir söz, bir o kadar da küstahça. Şayet ilk kez Rode Adasının Newport Casinosunda gerçekleştirilen tenis turnuvasına ABD Tenis Federasyonu üyesi olanlar katılabiliyordu. 
O zamanların değerleri ile insanlar evlerine götürecekleri yemeklerin telaşı sararken tenis federasyonuna üye olmayı düşünmek akıldan bile geçmez. 
Bu yüzden bu sporu şu an olduğundan daha çok gelişmiş olarak görmek varken tıpkı futbol gibi neden böyle engellerle set çekiliyor. Her zaman tenise "zengin sporu" gözüyle bakıldığı için insanlar çekinerek yaklaşıyor. İlla da para alınacaksa da daha geçerli tutarları konuşalım.


Ancak paraların saçıldığı teniste müthiş atılımlarda yapılmıyor değil. İlgi çekici yanlarından ilk tek kadınlar tenis turnuvasını Philadephia'nın Kriket Kulübünün yemyeşil çimlerinde ter atıldığını söylemek de biz kadınların gözlerinin ışıl ışıl yapıyor. 
Bununla birlikte Amerika'da "Açık Tenis" sözüyle çalkalanır oldu. 

Günümüzde çim kortun toprak kokusunu Londra'da alırken, Amerika içinse sert zeminin tınılarıyla dans ediyor toplar. Grand Slam turnuvalarının son çeyreği olarak nefesleri kesiyor. 
Uzun bir süre Avustralya'nın havayı okşayan iklimini beklemek oldukça sancılı olabiliyor. Arka arkaya izlemeye alışmışken üstelik.

New York Queens'in yollarını takip etmekle başlayıp ağustos ayının son haftası ile iki hafta süren Grand Slam'i sürpriz bir şekilde sonunu bekleriz.


Kendini beğenmez bir turnuva olarak başlasa da daha sonraları kendini affettirip ilklerin turnuvası olmayı da dillere destan sürdürmüştür. Tie-break uygulamasının açılışını yaptıktan sonra erkek-kadın dallarında para ödülünün eşitlendiği ilk turnuva olarak sonlandırmıştır 90'ların sonuna doğru.
Bu cümleler insanın gururunu tazeliyor işin aslı. Çünkü hem tenis kültürünün ve sporunun gelişimine açık ara katkı sağlamıştır hem de adil bir ortamın hazırlanmasına dönüştürülmüştür. 

Daha ileriye giderek en azından sporcular açısından zeminin mavi kortlara değişimi olarak radikal kararlara doğru yürümüştür. 
Tenis dünyasının en büyük icadı olarak gördüğüm "şahin gözü" ise yine ilk kez Amerika Açık'ta kullanılmaya başlanmıştır. Birçok kritik topun, maçın ve hatta oyunun kaderinin değiştirdiği yadsınamaz.

Yakın zamanda yine, yeni görüşlerle huzurlarımıza çıkacak gibi Amerika Açık. Daha da merak ettiğim Serena Williams bizi kendi evinde ağırlarken yeni bir rekora imza attırıp heyecan içinde mi bırakacak yoksa yeni bir yıldız mı keşfedeceğiz.
Bu soruları cevaplamaya günler kaldı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.